Benign Prostat Hiperplazisi Nedir ve Nasıl Tedavi Edilir
- Doç.Dr. Yaşar ISSI

- 23 Eki
- 8 dakikada okunur
Benign prostat hiperplazisi (BPH), prostat bezinin yaşla birlikte iyi huylu şekilde büyümesidir. Genellikle 50 yaş üstü erkeklerde görülür ve idrar akışında zayıflama, sık idrara çıkma, gece idrara kalkma gibi sorunlara neden olur. Tedavi; ilaç, minimal invaziv yöntemler veya cerrahiyle mümkündür.

Benign Prostat Hiperplazisi Nedir
Prostatın Temel Görevleri ve Büyüme Mekanizması
Prostat bezi, erkek üreme sisteminin merkezinde yer alan küçük ama önemli bir organdır. Mesanenin hemen altında, idrar kanalını çevreleyen bu bez; spermin taşınmasını kolaylaştıran ve sperm hücrelerini koruyan özel bir sıvı üretir. Bu sıvı, meninin yaklaşık üçte birini oluşturur ve erkek fertilitesi için hayati öneme sahiptir.
Yaş ilerledikçe hormon dengesinde —özellikle testosteron ve dihidrotestosteron (DHT)— değişiklikler meydana gelir. DHT’nin artışı, prostat dokusundaki hücrelerin kontrolsüz biçimde çoğalmasına yol açar. Bu durum benign prostat hiperplazisi (BPH) olarak adlandırılır ve genellikle 50 yaş üzeri erkeklerde görülür. Prostatın iyi huylu şekilde büyümesi idrar kanalını (üretra) sıkıştırarak idrar akışında zayıflama, sık idrara çıkma ve gece idrara kalkma gibi belirtiler oluşturur.
Büyüyen prostatın oluşturduğu baskı sadece mesaneyi değil, böbrekleri de dolaylı olarak etkileyebilir. İdrarın tam boşaltılamaması sonucu mesane duvarı zamanla kalınlaşır, bu da uzun vadede idrar yolu enfeksiyonları ve mesane taşı riskini artırır. Bu nedenle, “yaşla birlikte prostat büyümesi normaldir” ifadesi her zaman doğru değildir; çünkü bazı büyümeler klinik müdahale gerektirebilir.
Tıp rehberlerine göre (EAU 2024, AUA 2023), prostatın doğal büyümesi iyi huyludur, ancak semptomların şiddeti prostatın boyutundan çok üretraya yaptığı baskının derecesine bağlıdır. Küçük bir büyüme bile belirgin şikâyet yaratabilir. Erken dönemde fark edilen BPH belirtileri, ilaç veya minimal invaziv tedavi yöntemleriyle kolaylıkla kontrol altına alınabilir.
Kısacası, prostatın temel görevi üreme fonksiyonunu desteklemek olsa da, yaşla birlikte bu küçük bezin büyümesi idrar yolları üzerinde ciddi etkilere yol açabilir. Erken farkındalık, düzenli kontroller ve doğru tedavi ile prostat büyümesinin yaşam kalitesi üzerindeki etkilerini en aza indirmek mümkündür.

BPH ve Prostat Kanseri Arasındaki Fark
BPH, prostat kanserinin öncüsü değildir. Her iki hastalık farklı hücrelerde ve farklı mekanizmalarla gelişir. EAU (2024) ve AUA (2023) kılavuzlarına göre, BPH tanısı alan hastalarda kanser riski artmaz ancak düzenli PSA takibi önerilir.
Kimlerde Görülür ve Ne Sıklıkta Rastlanır
Benign prostat hiperplazisi (BPH), özellikle orta yaş ve yaşlı erkeklerde oldukça sık rastlanan bir sağlık problemidir. 2025 yılında yayımlanan uluslararası epidemiyolojik çalışmalara göre, 60 yaş üzeri erkeklerin yaklaşık %50’sinde, 70 yaş üzeri erkeklerin ise %80’inden fazlasında iyi huylu prostat büyümesi belirtileri görülmektedir. 80 yaşını aşan erkeklerde bu oran %90’a kadar çıkabilmektedir.
Hastalığın en önemli risk faktörü yaştır. Erkek vücudu yaşlandıkça testosteron seviyelerinde azalma, dihidrotestosteron (DHT) üretiminde artış meydana gelir. Bu hormon dengesizliği prostat dokusunun büyümesine yol açar. Bu nedenle BPH, genellikle 50 yaş sonrası dönemde ortaya çıkar ve ilerleyici bir seyir izler.
Ancak yalnızca yaş değil, genetik faktörler de büyük rol oynar. Aile bireylerinde (özellikle baba veya erkek kardeş) prostat büyümesi öyküsü olan kişilerde BPH gelişme riski yaklaşık iki kat fazladır. Ayrıca bazı araştırmalar, ırksal ve coğrafi farklılıkların da etkili olduğunu göstermektedir. Örneğin, Avrupa ve Kuzey Amerika’da BPH oranları Asya ülkelerine kıyasla daha yüksektir.
Yaşam tarzı da önemli bir belirleyicidir. Obezite, hareketsizlik, alkol ve kafein tüketimi, yüksek yağlı beslenme gibi faktörler prostat dokusundaki büyümeyi hızlandırabilir. Buna karşın, dengeli diyet, düzenli fiziksel aktivite ve yeterli sıvı alımı semptomların şiddetini azaltabilir.
Tıbbi veriler, benign prostat hiperplazisinin toplum sağlığı açısından giderek artan bir yük haline geldiğini göstermektedir. Dünya genelinde 1990–2021 yılları arasında BPH vakalarının %115 oranında arttığı bildirilmektedir (Scientific Reports, 2025). Bu artış, hem yaşam süresinin uzaması hem de erken tanı farkındalığının yükselmesiyle ilişkilidir.
Sonuç olarak, prostat büyümesi her erkekte aynı şekilde ilerlemez. Bazı erkeklerde yıllarca hiçbir belirti görülmezken, bazılarında kısa sürede ciddi idrar problemleri ortaya çıkabilir. 50 yaş üzeri her erkeğin, düzenli üroloji kontrolleriyle prostat hacmini ve idrar fonksiyonlarını takip etmesi, erken tanı açısından büyük önem taşır.
BPH’nin Belirtileri ve Günlük Yaşama Etkileri

Sık İdrara Çıkma ve Gece İdrarı (Noktüri)
Benign prostat hiperplazisinin (BPH) en erken ve en sık görülen belirtilerinden biri gece sık idrara çıkma, yani noktüridir. Normalde sağlıklı bir erkek gece boyunca idrara kalkmadan uyuyabilirken, prostat büyümesi olan kişilerde mesane tam boşalamadığı için birkaç saat arayla tuvalete gitme ihtiyacı doğar. Bu durum yalnızca uyku kalitesini düşürmekle kalmaz, aynı zamanda gün boyu yorgunluk, dikkat dağınıklığı ve stres artışına da neden olur.
Prostat bezinin idrar kanalını sıkıştırması, mesanede kalan idrar miktarını artırır. Bu birikim, mesane duvarının gerilmesine ve sinirlerin daha sık uyarılmasına yol açar. Sonuçta kişi, idrara çıkma isteğini çok daha sık hisseder. Özellikle akşam saatlerinde fazla sıvı tüketimi, kafeinli içecekler ve bazı tansiyon ilaçları noktürinin şiddetini artırabilir.
Uzmanlara göre (EAU 2024), noktüri BPH’nin erken uyarı sinyallerinden biridir ve genellikle hastalar tarafından “yaşlılık belirtisi” olarak görülüp geçiştirilir. Ancak düzenli tekrarlayan gece idrara kalkmaları, tedavi edilmezse idrar yolu enfeksiyonu ve mesane kas yorgunluğu gibi sorunlara zemin hazırlayabilir.
İdrar Akışında Zayıflama ve Tam Boşaltamama
İdrar akışının yavaşlaması, kesik kesik gelmesi veya tam boşalamama hissi prostat büyümesinin tipik belirtilerindendir. Prostat dokusu, idrar kanalını çevrelediği için büyüdüğünde üretrayı daraltır; bu da idrarın daha ince bir akışla gelmesine neden olur.
Hastalar genellikle idrar yaparken “zorlama”, “bekleme” veya “bıçak gibi kesilen akış” tanımlar. Bu durum yalnızca rahatsızlık hissi yaratmakla kalmaz, zamanla mesane duvarının kalınlaşmasına ve idrarın tamamen boşaltılamamasına yol açar. Mesanede kalan idrar, bakterilerin üremesi için uygun ortam oluşturduğundan tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonları görülebilir.
Araştırmalara göre (NCBI Bookshelf, 2024), prostat hacmi 40 gramı geçtiğinde idrar akış hızı ortalama %30 azalmakta, idrar sonrası mesane kalıntısı (PVR) ise anlamlı düzeyde artmaktadır. Bu nedenle idrar akışında zayıflama, sadece rahatsızlık değil, ilerleyen dönemlerde böbrek fonksiyonlarını etkileyebilecek ciddi bir bulgu olarak değerlendirilir.
Erken evrede tespit edilen bu semptomlar, ilaç veya minimal invaziv tedavi yöntemleriyle büyük oranda kontrol altına alınabilir.
Cinsel Fonksiyonlar Üzerindeki Etkiler
Benign prostat hiperplazisi doğrudan ereksiyon kaybına neden olmasa da, hem hastalığın getirdiği stres hem de kullanılan ilaçlar dolaylı olarak cinsel isteği ve performansı etkileyebilir. Özellikle alfa-bloker grubu ilaçlar, ejakülasyon (boşalma) mekanizmasında değişiklik yaparak “geriye boşalma” adı verilen duruma yol açabilir. Bu durumda meni idrar torbasına kaçar, dışarı çıkmaz ancak bu durum sağlığa zararlı değildir.
Ayrıca, prostat ameliyatı geçiren bazı hastalarda geçici olarak boşalma azalması veya erektil fonksiyonda zayıflama görülebilir. Genellikle bu etkiler birkaç ay içinde düzelir.2024 yılında yayımlanan bir klinik çalışmaya göre, minimal invaziv yöntemlerle tedavi edilen BPH hastalarının %80’i, altı ay sonra cinsel fonksiyonlarını büyük oranda geri kazanmıştır.
Cinsel yaşam üzerindeki etkiler, hastadan hastaya farklılık gösterir. Bu nedenle tedavi öncesi ürologla açık iletişim kurulması çok önemlidir. Hem tedavi yönteminin seçimi hem de olası yan etkiler kişiye özel planlanmalıdır.
Unutmayın, prostat büyümesi yalnızca idrarla ilgili bir sorun değildir; yaşam kalitesinin genelini etkileyen bir durumdur. Erken tanı ve doğru tedavi ile hem idrar hem de cinsel fonksiyonlar korunabilir.
BPH’nin Nedenleri ve Risk Faktörleri
Yaş, Genetik ve Hormon Dengesinin Rolü
Benign prostat hiperplazisinin (BPH) en güçlü risk faktörü yaştır. Erkek vücudu yaşlandıkça, testosteron seviyesi azalırken dihidrotestosteron (DHT) oranı artar. DHT, prostat hücrelerinde büyümeyi uyarır ve hücre bölünmesini hızlandırır. Bu süreç yavaş ilerler ancak yıllar içinde prostat hacminde belirgin artışa yol açar.
Bilimsel araştırmalara göre (PubMed, 2025), 50 yaş üzerindeki erkeklerin yarısından fazlasında prostat hacmi 30 gramın üzerine çıkar. 70 yaş sonrası dönemde ise BPH oranı %80’i geçer. Bu tablo, yaşla birlikte artan hormon dengesizliğinin doğrudan etkisini gösterir.
Genetik yatkınlık da önemli bir belirleyicidir. Ailesinde (özellikle baba veya erkek kardeşinde) prostat büyümesi öyküsü bulunan erkeklerde BPH gelişme riski 2 ila 3 kat daha yüksektir. Ayrıca, belirli gen varyasyonlarının (örneğin SRD5A2 geni) DHT üretimini artırarak prostat dokusunun aşırı büyümesine neden olabileceği saptanmıştır.
Yaş ve genetik faktörlerin kontrol edilememesi, düzenli tarama ve erken tanının önemini artırır. Üroloji uzmanları, 40 yaşından itibaren PSA testi ve fizik muayene ile prostat sağlığının takip edilmesini önermektedir.

Yaşam Tarzı, Obezite ve Diyet İlişkisi
Yaşam tarzı alışkanlıkları, prostat büyümesinin ilerlemesinde büyük rol oynar. Yüksek yağlı diyet, hareketsiz yaşam, aşırı alkol ve kafein tüketimi, BPH semptomlarının şiddetini artırır. Özellikle göbek çevresinde yağlanma, vücuttaki östrojen seviyesini yükselterek hormon dengesini bozar.
2024 yılında European Urology Journal’da yayımlanan bir çalışmaya göre, vücut kitle indeksi (VKİ) yüksek olan erkeklerde BPH gelişme riski %35 daha fazladır. Bunun nedeni, obezitenin hem hormonal dengeyi hem de inflamasyonu artırmasıdır.
Öte yandan, sebze, meyve, tam tahıllar, omega-3 yağ asitleri ve antioksidanlardan zengin beslenme prostat sağlığını destekler. Özellikle domates (likopen), yeşil çay ve kabak çekirdeği gibi doğal gıdaların düzenli tüketimi, prostat dokusundaki büyümeyi yavaşlatabilir.
Düzenli egzersiz, hem vücut ağırlığını kontrol altında tutar hem de pelvik kasları güçlendirerek idrar akışını destekler. Bu nedenle uzmanlar haftada en az 150 dakika orta tempolu yürüyüş veya yüzme gibi aktiviteleri önermektedir.
Yaşam tarzında yapılan küçük değişiklikler bile, ilaç tedavisiyle birlikte uygulandığında BPH belirtilerinde anlamlı iyileşme sağlayabilir.

İlaçlar ve Eşlik Eden Hastalıklar
Bazı ilaçlar, prostat büyümesi belirtilerini dolaylı yoldan kötüleştirebilir. Antihistaminikler, antidepresanlar ve idrar söktürücüler (diüretikler) mesane kaslarının gevşemesini engelleyerek idrar yapmayı zorlaştırır. Bu nedenle BPH tanısı konmuş hastaların ilaç kullanımı mutlaka doktor kontrolünde olmalıdır.
Ayrıca diyabet, hipertansiyon ve metabolik sendrom gibi kronik hastalıklar da prostat büyümesi riskini artırır. Diyabetli bireylerde sinir uyarıları zayıfladığı için mesanenin kasılma gücü azalır, bu da idrarın tam boşaltılamamasına yol açabilir.
Yapılan araştırmalara göre (Medicine Science, 2024), uzun süreli hipertansiyon hastalarında prostat hacmi, sağlıklı bireylere kıyasla ortalama %15–20 daha büyük ölçülmüştür. Bu durum, kan akışındaki değişimlerin prostat dokusunu etkilediğini düşündürmektedir.
Dolayısıyla, BPH tedavisi yalnızca prostatı hedef almakla kalmamalı, eşlik eden hastalıkların da yönetimini içermelidir. Diyabet ve tansiyon kontrol altına alındığında prostat semptomları da belirgin şekilde hafifler.
BPH’nin gelişiminde yaş, hormon dengesi ve genetik yapı kadar; beslenme alışkanlıkları, ilaç kullanımı ve genel sağlık durumu da etkilidir. Erken tanı, sağlıklı yaşam tarzı ve bütüncül yaklaşım, prostat büyümesinin ilerlemesini büyük ölçüde yavaşlatabilir.
Tanı Nasıl Konur
IPSS (Uluslararası Prostat Semptom Skoru)
Doktor, hastaya 7 soruluk IPSS anketi uygular. Puanlama, hastalığın hafif, orta veya şiddetli olduğunu gösterir.
Fizik Muayene, PSA Testi ve Görüntüleme
Rektal muayene, PSA testi, ultrason ve idrar akış ölçümü en sık kullanılan tanı araçlarıdır. Şüpheli durumlarda sistoskopi veya MRI da yapılabilir.
Hangi Durumlarda Üroloğa Başvurulmalı
İdrar yaparken zorlanma, mesane tam boşalmama, kanlı idrar veya tekrarlayan enfeksiyonlar varsa mutlaka üroloğa başvurulmalıdır.
BPH Tedavisinde Güncel Yaklaşımlar
İlaç Tedavisi Türleri ve Yan Etkileri
Alfa-blokerler: (Tamsulosin, Alfuzosin) kasları gevşetir, idrar akışını artırır.
5-α redüktaz inhibitörleri: (Finasterid, Dutasterid) prostat hacmini küçültür.Yan etkiler arasında düşük tansiyon, baş dönmesi ve libido azalması bulunabilir.
Minimal İnvaziv Tedavi Seçenekleri (Rezum, Urolift, HoLEP)
2024 itibarıyla Rezum (su buharı tedavisi) ve Urolift gibi işlemler lokal anesteziyle uygulanabiliyor. Hastanede kalış süresi kısa, iyileşme hızlıdır.
Cerrahi Tedaviler (TUR-P ve Alternatifleri)
TUR-P (transüretral rezeksiyon) hâlen altın standarttır. Ancak büyük prostatlarda HoLEP veya lazer enükleasyon tercih edilebilir.
Yaşam Tarzı ve Beslenmenin Etkisi

Sıvı Alımı, Kafein, Egzersiz
Kafein ve alkol mesaneyi uyarır; akşam fazla sıvı almak noktüriyi artırabilir. Düzenli yürüyüş ve pelvik kas egzersizleri semptomları azaltır.
BPH’yi Hafifletmede Kanıta Dayalı Besinler
Domates (likopen), yeşil çay, kabak çekirdeği ve çinko açısından zengin gıdalar koruyucu etki gösterebilir.
Bitkisel Ürünler Gerçekten İşe Yarıyor Mu
Bilimsel kanıtlar sınırlıdır. Saw palmetto gibi bitkisel ürünler bazı hastalarda semptomu hafifletse de etkisi değişkendir. “Kaynağa göre” bitkisel tedaviler standart tedavinin yerini tutmaz.
Sık Sorulan Sorular
BPH Kansere Dönüşür Mü?
Hayır. BPH ve prostat kanseri farklı hastalıklardır. Ancak her iki durumda da PSA takibi önerilir.
Tedavi Sonrası Tekrarlar Mı?
İlaç kesildiğinde semptomlar geri dönebilir. Cerrahi sonrası tekrar oranı %5–10’dur.
Ameliyat Ne Zaman Gerekir?
İdrar yapamama, böbrek hasarı veya taş oluşumu varsa cerrahi zorunludur.
Cinsel Fonksiyonlar Tedaviden Sonra Düzelir Mi?
İlaç tedavisi sonrası düzelme mümkündür. Cerrahi sonrası genelde geçici bozulma olur ama çoğu hasta 3–6 ayda normale döner.
BPH ve Yaşam Kalitesi
Psikolojik Etkiler ve Uyku Kalitesi
Sürekli idrara çıkma uyku düzenini bozar, yaşam kalitesini düşürür. Tedaviyle hem fiziksel hem psikolojik rahatlama sağlanır.
Uzun Dönem Takip ve Komplikasyonlar
Tedavi sonrası yılda bir PSA, ultrason ve IPSS kontrolü önerilir. Uzun vadede mesane kas zayıflığı ve enfeksiyon riski azaltılabilir.
Türkiye’de BPH Tedavi Seçenekleri
Devlet ve Özel Hastane Uygulamaları
Türkiye’de BPH tanı ve tedavisi hem kamu hastanelerinde hem de özel merkezlerde uygulanmaktadır.
Devlet hastanelerinde ilaç tedavisi, IPSS takibi ve cerrahi girişimler (TUR-P, lazer tedavisi gibi) standart protokollerle yapılır.
Özel üroloji klinikleri, minimal invaziv tedaviler (Rezum, Urolift, HoLEP) gibi daha kısa iyileşme süresi sağlayan yöntemleri de sunar.
Hastanın yaşı, prostat hacmi ve semptom düzeyi tedavi seçiminde belirleyicidir.
Tedavi Süreci ve İyileşme Dönemi
İlaç tedavisi: Genellikle ilk basamaktır ve düzenli takip gerektirir.
Minimal invaziv yöntemler: Lokal anestezi altında uygulanır, hasta çoğu zaman aynı gün taburcu edilir.
Cerrahi tedavi (örneğin TUR-P): Daha ileri olgularda tercih edilir. İdrar akışı kısa sürede düzelir ve 2–3 hafta içinde normal aktiviteler yeniden yapılabilir.
Bu süreçte idrar yolu enfeksiyonu riski ve kısa süreli yan etkiler açısından dikkatli takip gerekir. Tedavi sonrası kontrollerde PSA düzeyi, idrar akış hızı ve semptom skorları yeniden değerlendirilir.
Sonuç ve Öneriler
Benign prostat hiperplazisi doğru tanı ve zamanında tedaviyle kolaylıkla kontrol altına alınabilir.Bir sonraki adımınız:
IPSS testini yaptırarak semptom düzeyinizi öğrenin.
Doktorunuza şu üç soruyu sorun:
Hangi tedavi tipi bana uygun?
İlaçların yan etkileri nelerdir?
Takip sıklığım ne olmalı?
İletişime geçin, danışın, randevu alın. Erken müdahale yaşam kalitenizi korur.





Yorumlar