top of page
Sertleşme sorunu (erektil disfonksiyon) yaşayan erkeklerde ürolojik sağlık görseli

Sertleşme Sorunu (Erektil Disfonksiyon)

Sertleşme sorunu, penisin cinsel ilişki için yeterli sertliğe ulaşamaması veya bunu sürdürememesi durumudur. Yetişkin erkeklerde sık görülen bu problem, damar hastalıkları, diyabet, hormon dengesizlikleri veya psikolojik nedenlerden kaynaklanabilir. Tedavi, altta yatan sebebe göre ilaç tedavisi, yaşam tarzı değişiklikleri veya gerektiğinde cerrahi yöntemlerle planlanır.

Sertleşme Sorunu (Erektil Disfonksiyon): Nedenler, Tanı ve Tedavi Seçenekleri



İçindekiler
  1. Sertleşme Sorunu (Erektil Disfonksiyon) Nedir?

  2. Tedavi Yöntemleri

  3. Tedavi Seçeneklerinin Karşılaştırılması

  4. Sıkça Sorulan Sorular


iktidarsızlık ne demek

Sertleşme Sorunu (Erektil Disfonksiyon) Nedir?


Sertleşme sorunu veya tıbbi adıyla erektil disfonksiyon (ED), dünya genelinde milyonlarca erkeği ve partnerini etkileyen yaygın bir cinsel sağlık durumudur.


Genellikle utanç ve endişe kaynağı olan bu durum, modern tıbbın sunduğu çeşitli tanı ve tedavi yöntemleri sayesinde büyük ölçüde yönetilebilmektedir.


Bu rapor, ED'nin tanımından nedenlerine, en güncel tedavi seçeneklerinden pratik bilgilere kadar konuyu bütüncül bir yaklaşımla ele almayı amaçlamaktadır.


Erektil Disfonksiyonun Klinik Tanımı ve Yaygın Semptomları


Ulusal Sağlık Enstitüleri (NIH) tarafından yapılan tanıma göre erektil disfonksiyon, "cinsel tatmin için yeterli penis sertliğini sağlama veya sürdürmede sürekli yetersizlik" olarak tanımlanır.


Bu tanımın en kritik unsuru "sürekli" kelimesidir. Birçok erkek hayatlarının belirli dönemlerinde, özellikle stres, yorgunluk veya dikkat dağınıklığı gibi durumlarda ara sıra ereksiyon sorunları yaşayabilir.


Bu geçici durumlar, klinik olarak ED tanısı almak için yeterli değildir. Tıbbi bir problemden bahsedebilmek için, bu sorunun genellikle üç aydan daha uzun bir süre boyunca tutarlı bir şekilde devam etmesi gerekir.  

erektil disfonksiyon

Erektil Disfonksiyon'nun temel belirtileri üç ana başlıkta toplanabilir :  


  1. Ereksiyon Elde Etmede Güçlük: Cinsel uyarılmaya rağmen penisin yeterli sertliğe ulaşamaması.

  2. Ereksiyonu Sürdürmede Güçlük: Cinsel birleşme boyunca penisin sertliğini koruyamaması.

  3. Cinsel İstekte Azalma (Düşük Libido): Cinsel aktiviteye olan ilginin ve arzunun azalması.


Bu belirtiler, kendi başlarına birer endişe kaynağı olmanın ötesinde, kısır bir döngü yaratma potansiyeline sahiptir.


Özellikle genç erkeklerde ara sıra yaşanan bir ereksiyon başarısızlığı, bir sonraki cinsel deneyimde "performans kaygısı" olarak bilinen yoğun bir endişeye yol açabilir.


Bu kaygı, vücudun "savaş ya da kaç" tepkisini tetikleyerek ereksiyon için gerekli olan rahatlama durumunu engeller ve sorunun tekrarlanmasına neden olur.


Bu döngü, başlangıçta küçük ve geçici olan bir sorunu, kronik ve psikolojik temelli bir ED'ye dönüştürebilir. Bu nedenle, klinik tanımın net bir şekilde anlaşılması, normal kabul edilen cinsel zorluklarla tıbbi bir durumu ayırt etmek ve gereksiz endişeyi azaltmak açısından hayati önem taşır.  


Kimler Risk Altında?


Erektil disfonksiyon, sanıldığından çok daha yaygın bir durumdur. Yapılan çalışmalar, 40 ila 70 yaş arasındaki erkeklerin yarısından fazlasının hayatlarının bir döneminde hafif, orta veya şiddetli düzeyde ED deneyimlediğini göstermektedir.


Yaygınlık, yaşla birlikte belirgin bir şekilde artmaktadır. Genel bir kural olarak, bir erkeğin yaşının onluk basamağı, o yaştaki ED prevalansını kabaca tahmin edebilir; örneğin, 50'li yaşlardaki erkeklerin yaklaşık %50'si, 60'lı yaşlardakilerin ise %60'ı bu sorunu yaşamaktadır.


Massachusetts Erkek Yaşlanma Çalışması (MMAS) gibi dönüm noktası niteliğindeki araştırmalar da 60'lı yaşlardaki erkeklerde prevalansın %40'lara ulaştığını doğrulamıştır.  


Yaş, en belirgin risk faktörü olsa da, ED'nin gelişimine katkıda bulunan çok sayıda başka faktör de bulunmaktadır. Bu risk faktörleri, fiziksel ve psikolojik olarak iki ana gruba ayrılabilir :  


  • Tıbbi Durumlar:

    • Kalp ve Damar Hastalıkları: Hipertansiyon (yüksek tansiyon), yüksek kolesterol (hiperlipidemi), ateroskleroz (damar sertliği) gibi durumlar, penise giden kan akışını bozarak ED'nin en yaygın nedenlerini oluşturur.  


    • Diyabet (Şeker Hastalığı): Diyabet, hem kan damarlarına hem de sinirlere zarar vererek ED riskini önemli ölçüde artırır.  


    • Obezite ve Metabolik Sendrom: Aşırı kilo ve metabolik sendrom, hormonal dengesizliklere ve damar sağlığının bozulmasına yol açarak ED'ye zemin hazırlar.  


    • Nörolojik Hastalıklar: Parkinson hastalığı, multipl skleroz (MS), omurilik yaralanmaları gibi durumlar sinir iletimini etkileyerek ereksiyon mekanizmasını bozar.  


  • Yaşam Tarzı Faktörleri:

    • Sigara Kullanımı: Tütün kullanımı, atardamarları ve toplardamarları daraltarak kan akışını azaltır ve zamanla ED'ye yol açan kronik sağlık sorunlarına neden olur.  


    • Aşırı Alkol Tüketimi ve Yasa Dışı Uyuşturucu Kullanımı: Bu maddeler hem merkezi sinir sistemini baskılayarak hem de uzun vadede damar sağlığını bozarak ED'yi kötüleştirebilir.  


    • Hareketsiz Yaşam (Sedanterizm): Düzenli egzersiz eksikliği, obezite ve kardiyovasküler hastalık riskini artırarak dolaylı yoldan ED'ye katkıda bulunur.  


  • Tıbbi Tedaviler ve Cerrahi Müdahaleler:

    • İlaçlar: Antidepresanlar, antihistaminikler, bazı yüksek tansiyon ilaçları, ağrı kesiciler ve prostat hastalıkları için kullanılan ilaçlar yan etki olarak ED'ye neden olabilir.  


    • Cerrahi ve Radyoterapi: Özellikle prostat kanseri veya iyi huylu prostat büyümesi (BPH) için yapılan radikal prostatektomi (prostatın cerrahi olarak çıkarılması) veya pelvik bölgeye uygulanan radyasyon tedavisi, ereksiyonu kontrol eden sinir ve damarlara zarar verebilir.  


  • Psikolojik Durumlar:

    • Stres, anksiyete, depresyon, ilişki sorunları ve düşük benlik saygısı gibi zihinsel sağlık sorunları, cinsel uyarılma sürecini doğrudan etkileyerek ED'ye neden olabilir veya mevcut bir durumu daha da kötüleştirebilir.  


Sağlıklı Bir Ereksiyon Nasıl Gerçekleşir?


Sağlıklı bir ereksiyon, genellikle sanıldığının aksine basit bir mekanik olay değildir. Aksine, bir dizi fizyolojik ve psikolojik sistemin uyum içinde çalıştığı karmaşık bir nörovasküler süreçtir. Bu süreç beyin, hormonlar, duygular, sinirler, kaslar ve kan damarlarının kusursuz bir iş birliğini gerektirir. Bu sistemlerden herhangi birinde meydana gelen en küçük bir aksaklık bile ereksiyon yeteneğini olumsuz etkileyebilir.  



Süreç, cinsel bir düşünce, görüntü veya fiziksel bir uyaranla başlar. Bu uyarılma, beyinden omurilik yoluyla penise sinir sinyalleri gönderilmesini tetikler.


Bu sinyaller, penisin arter duvarlarında ve kavernöz cisimler olarak bilinen süngerimsi dokulardaki düz kasların gevşemesine neden olan nitrik oksit (NO) adlı kimyasal bir habercinin salınımını başlatır.


Düz kasların gevşemesiyle birlikte, penise kan taşıyan atardamarlar genişler ve normalden çok daha fazla kanın hızla kavernöz cisimlerin içine dolmasına izin verir. Bu artan kan akışı, penisin boyutunu ve sertliğini artırır.


Aynı zamanda, bu süngerimsi dokular şişerken, kanın penisten geri akmasını sağlayan toplardamarlara baskı yaparak kanın dışarı çıkışını yavaşlatır. Bu mekanizma, kanın peniste hapsolmasını ve ereksiyonun cinsel aktivite boyunca sürdürülmesini sağlar.  


Temel Nedenler: Fiziksel ve Psikolojik Faktörlerin Rolü


Erektil disfonksiyonun nedenleri genellikle organik (fiziksel), psikojenik (psikolojik) veya her ikisinin bir karışımı (karma etiyoloji) olarak sınıflandırılır. Çoğu durumda, özellikle yaş ilerledikçe, birden fazla faktör bir arada rol oynar.  


Damarsal (Vaskülojenik) Nedenler: 

Bu, özellikle orta ve ileri yaştaki erkeklerde erektil disfonksiyonun en yaygın fiziksel nedenidir. Temel sorun, penise yeterli kan akışının sağlanamaması (arteriyel yetmezlik) veya kanın penis içinde yeterince uzun süre kalamamasıdır (venöz kaçak).


Bu durumlar genellikle ateroskleroz (damar sertliği) gibi daha geniş bir sistemik damar hastalığının bir parçasıdır. Bu noktada, erektil disfonksiyon sadece bir cinsel işlev bozukluğu olmanın ötesinde taşıdığı önemli bir anlam ortaya çıkar: erektil disfonksiyon, genellikle daha ciddi kardiyovasküler hastalıkların (KVH) bir öncü belirtisi olabilir.


Penis içindeki atardamarlar, kalbi besleyen koroner arterler veya beyni besleyen karotis arterler gibi vücuttaki diğer önemli damarlardan daha küçüktür. Bu nedenle, damar duvarlarında plak birikmesine neden olan sistemik bir hastalık, belirtilerini ilk olarak bu en dar damarlarda, yani peniste gösterir.


Bir erkeğin erektil disfonksiyon yaşamaya başlaması, aslında birkaç yıl sonra ortaya çıkabilecek bir kalp krizi veya inme için erken bir uyarı sinyali olabilir. Bu nedenle, erektil disfonksiyon tanısı konan her erkeğin, özellikle risk faktörleri taşıyorsa, kapsamlı bir kardiyovasküler değerlendirmeden geçmesi hayati önem taşır.  


Nörolojik, Hormonal ve Yapısal Nedenler: 

Ereksiyon için gerekli olan sinir sinyallerinin beyinden penise iletilmesindeki herhangi bir kesinti erektil disfonksiyona yol açabilir. Multipl skleroz (MS), Parkinson hastalığı, omurilik yaralanmaları ve diyabetik nöropati gibi durumlar bu sinir yollarını etkileyebilir.


Hormonal olarak, cinsel istek ve ereksiyon fonksiyonu için kritik olan testosteron seviyesindeki düşüklük (hipogonadizm) de bir neden olabilir.


Yapısal olarak ise, peniste skar dokusu (plak) oluşumuyla karakterize Peyronie hastalığı, ağrılı ve eğri ereksiyonlara neden olarak cinsel birleşmeyi zorlaştırabilir veya imkansız hale getirebilir.  


Psikojenik Nedenler: 

Özellikle 40 yaş altı erkeklerde erektil disfonksiyon daha sık görülen nedenidir. Performans kaygısı, kronik stres, depresyon, suçluluk duyguları, düşük benlik saygısı ve partnerle yaşanan ilişki sorunları gibi psikolojik faktörler, beyindeki cinsel uyarılma merkezlerini baskılayabilir.


Stres, vücutta kortizol gibi hormonların salınımına yol açarak "savaş ya da kaç" tepkisini aktive eder. Bu durum, ereksiyon için gerekli olan parasempatik sinir sisteminin (rahatlama ve dinlenme sistemi) aktivitesini engeller ve ereksiyonu zorlaştırır.


Çoğu zaman, fiziksel ve psikolojik nedenler iç içe geçer. Örneğin, hafif bir damarsal sorunu olan bir erkek, ereksiyonunu sürdürmede küçük bir zorluk yaşayabilir. Bu durum, bir sonraki cinsel deneyimde endişeye yol açarak sorunu psikolojik olarak daha da kötüleştirebilir ve bir kısır döngü başlatabilir.  


Ürolojik Değerlendirme ve Gerekli Testler


Erektil disfonksiyonun doğru bir şekilde teşhis edilmesi, etkili bir tedavi planı oluşturmanın ilk ve en önemli adımıdır. Tanı süreci, genellikle bir üroloji veya androloji uzmanı tarafından yönetilir ve aşağıdaki adımları içerir:


Ayrıntılı Tıbbi ve Cinsel Öykü: 

Değerlendirmenin temel taşıdır. Doktor, hastanın genel sağlık durumu, geçirdiği hastalıklar, kullandığı ilaçlar, yaşam tarzı alışkanlıkları (sigara, alkol), cinsel yaşamının başlangıcı, sorunun ne zaman ve nasıl başladığı, sabah ereksiyonlarının varlığı, partner ilişkisi ve psikolojik durumu hakkında detaylı sorular sorar. Partnerin de bu görüşmeye katılması, sorunun daha iyi anlaşılmasına yardımcı olabilir.  


Fiziksel Muayene: 

Doktor, penisin ve testislerin anatomik yapısını, boyutunu ve herhangi bir anormallik (örneğin, Peyronie plağı) olup olmadığını kontrol eder. Ayrıca, hormonal bozukluk belirtileri (örneğin, vücut kıllanmasında azalma) ve sinir sistemi fonksiyonlarını değerlendirmek için duyusal testler yapabilir. Kan basıncı ölçümü de standart bir adımdır.  


Laboratuvar Testleri: 

Tüm hastalardan, özellikle daha önce yapılmadıysa, altta yatan sistemik hastalıkları dışlamak veya teşhis etmek için bazı temel kan testleri istenir.


Bu testler genellikle şunları içerir :  

  • Açlık kan şekeri (diyabet taraması için).

  • Lipid profili (kolesterol seviyeleri için).

  • Sabah saatlerinde alınan kanda total testosteron seviyesi (hormonal bozuklukları değerlendirmek için).


    Özel Tanı Testleri: 

    Çoğu hasta için temel değerlendirme yeterli olsa da, bazı durumlarda sorunun nedenini daha net ortaya koymak için ek testler gerekebilir.


    Bunlardan en yaygın olanı  


    Penil Renkli Doppler Ultrasonografi'dir Bu testte, penise ereksiyonu uyaran bir ilaç (genellikle alprostadil) enjekte edildikten sonra, bir ultrason probu ile penise giren ve çıkan kan akımının hızı ve hacmi ölçülür. Bu test, arteriyel yetmezlik veya venöz kaçak gibi damarsal sorunları objektif olarak değerlendirmenin en güvenilir yollarından biridir.  


    Psikolojik Değerlendirme: Eğer sorunun temelinde psikolojik faktörlerin yattığından şüpheleniliyorsa, doktor depresyon, anksiyete ve diğer zihinsel sağlık sorunlarını taramak için özel anketler kullanabilir veya hastayı bir psikiyatrist ya da cinsel terapiste yönlendirebilir.  

    
sertleşmeme sorunu nasıl tedavi edilir

Tedavi Yöntemleri: En Az İnvazivden En İnvazive


Erektil disfonksiyon tedavisinde modern tıp, "basamaklı tedavi" olarak bilinen bir yaklaşımı benimser. Bu yaklaşım, en az invaziv (vücuda en az müdahale gerektiren), en basit ve en güvenli yöntemlerle başlayıp, ancak bunlar başarısız olduğunda daha karmaşık ve invaziv seçeneklere geçmeyi hedefler.


Birinci Basamak Tedavi:


Genellikle göz ardı edilse de, yaşam tarzı değişiklikleri ED tedavisinin temel taşıdır ve bazı durumlarda, özellikle hafif ve orta dereceli vakalarda, tek başına bile kalıcı bir iyileşme sağlayabilir.


Bu yaklaşım, semptomları geçici olarak maskelemek yerine, sorunun altında yatan temel nedenleri, özellikle de damar sağlığını hedef alır. Kalbiniz için iyi olan her şey, penisiniz için de iyidir.  


Etki Mekanizması: 

Düzenli egzersiz, sağlıklı beslenme ve kilo kaybı, vücuttaki kan damarlarının iç yüzeyini kaplayan ve kan akışını düzenleyen endotel hücrelerinin fonksiyonunu doğrudan iyileştirir.


Bu değişiklikler kan basıncını düşürür, kan şekeri kontrolünü iyileştirir, inflamasyonu azaltır, testosteron seviyelerini artırır ve penise giden kan akışını artırır. Ayrıca, bu olumlu yaşam tarzı değişiklikleri, diğer tedavi yöntemlerinin (özellikle oral ilaçların) etkinliğini de artırabilir.  


Başarı Oranları ve Kanıtlar: 

Bilimsel kanıtlar bu yaklaşımın gücünü desteklemektedir. Massachusetts Erkek Yaşlanma Çalışması'nın verilerine göre, orta yaşta düzenli fiziksel aktiviteye başlayan erkeklerin, hareketsiz kalanlara kıyasla ED geliştirme riskinin %70 daha düşük olduğu bulunmuştur.


Obez erkeklerde yapılan bir başka randomize kontrollü çalışmada, 2 yıllık yoğun egzersiz ve kilo verme programına katılan grupta, sadece eğitim alan kontrol grubuna kıyasla erektil fonksiyonda anlamlı iyileşmeler gözlemlenmiştir.  


  • Önerilen Değişiklikler:

    • Egzersiz: Haftada en az 150 dakika orta yoğunlukta aerobik egzersiz (tempolu yürüyüş, yüzme, bisiklete binme) hedeflenmelidir.  


    • Beslenme: Zeytinyağı, balık, baklagiller, sebze ve meyvelerden zengin Akdeniz diyetinin hem kardiyovasküler sağlığı hem de erektil fonksiyonu koruyucu etkileri olduğu kanıtlanmıştır.  


    • Kilo Verme: Vücut kitle indeksini (VKİ) sağlıklı aralığa getirmek, özellikle obez bireylerde erektil fonksiyonda belirgin iyileşmeler sağlayabilir.  


    • Zararlı Alışkanlıkları Bırakma: Sigarayı bırakmak ve aşırı alkol tüketimini sınırlamak, damar sağlığını korumak için atılacak en önemli adımlardandır.  


  • Uygun Hasta Profili: 

    Bu değişiklikler, ED tanısı konan neredeyse tüm hastalar için önerilir ve tedavinin ayrılmaz bir parçasıdır. Özellikle motive olmuş, hafif ila orta derecede vaskülojenik ED'si olan ve altta yatan risk faktörlerine sahip hastalar için en yüksek faydayı sağlar ve potansiyel olarak "iyileştirici" bir etki gösterebilir.



Oral İlaçlar (PDE5 İnhibitörleri): En Yaygın Tıbbi Tedavi


Yaşam tarzı değişikliklerinin yetersiz kaldığı veya hastanın daha hızlı bir çözüm aradığı durumlarda, fosfodiesteraz tip 5 (PDE5) inhibitörleri olarak bilinen oral ilaçlar birinci basamak farmakolojik tedavi olarak kabul edilir. Bu ilaçlar, ED tedavisinde bir devrim yaratmış olup, etkinlikleri ve güvenlik profilleri sayesinde dünya çapında en sık reçete edilen tedavi yöntemidir.  


Etki Mekanizması: 

Bu ilaçlar, cinsel uyarılma olmadan kendi başlarına bir ereksiyon yaratmazlar. Etkileri, doğal ereksiyon mekanizmasını güçlendirmeye dayanır.


Cinsel uyarılma sırasında peniste salınan nitrik oksidin (NO) etkisini artırarak çalışırlar. NO, siklik guanozin monofosfat (cGMP) adlı bir molekülün üretimini tetikler. cGMP, penisteki düz kasları gevşeterek kan akışının artmasını ve ereksiyonun oluşmasını sağlar.


PDE5 enzimi ise cGMP'yi yıkarak ereksiyonun sonlanmasından sorumludur. PDE5 inhibitörleri, bu enzimi bloke ederek cGMP'nin daha uzun süre aktif kalmasını sağlar, bu da daha güçlü ve daha uzun süren bir ereksiyona olanak tanır.  


Piyasadaki İlaçlar ve Başarı Oranları: 

Genel popülasyonda ilaçların başarı oranı, yani cinsel birleşme için yeterli bir ereksiyon sağlama oranı, %60 ila %85 arasında değişmektedir. Ancak, diyabet, sinir hasarı veya radikal prostatektomi sonrası gibi daha zorlu hasta gruplarında bu oranlar bir miktar daha düşük olabilir.  


Yan Etkiler ve Riskler: 

PDE5 inhibitörleri genellikle iyi tolere edilir ve yan etkileri çoğunlukla hafif ve geçicidir. En sık görülen yan etkiler arasında baş ağrısı, yüzde kızarma (flushing), hazımsızlık, burun tıkanıklığı, sırt ve kas ağrıları ve nadiren de olsa görmede geçici değişiklikler (renkleri mavimsi görme gibi) bulunur.


En önemli ve mutlak kontraendikasyon, bu ilaçların nitrat içeren ilaçlarla (genellikle kalp anjini tedavisinde kullanılır) birlikte alınmasıdır. Bu kombinasyon, kan basıncında hayatı tehdit eden ani ve şiddetli bir düşüşe neden olabilir.  


Uygun Hasta Profili: 

Nitrat tedavisi almayan ve ciddi kalp yetmezliği gibi riskli durumları olmayan çoğu erkek için uygun ve etkili bir seçenektir.


Bu ilaçlar arasındaki temel fark, etkinliklerinden ziyade farmakokinetik profillerindedir. Yani, ne kadar hızlı etki gösterdikleri, etkilerinin ne kadar sürdüğü ve gıdalarla etkileşimleri gibi özellikleri, onları farklı yaşam tarzlarına ve ihtiyaçlara daha uygun hale getirir.


Bu durum, "en iyi" bir ilaç olmadığını, ancak her hasta için "daha uygun" bir ilaç olabileceğini göstermektedir. Örneğin, Tadalafil'in 36 saate varan uzun etki süresi, planlanmamış, spontane cinsel aktiviteye olanak tanıması nedeniyle "hafta sonu hapı" olarak ünlenmiş ve birçok hasta tarafından bu esneklik nedeniyle tercih edilmektedir.  



Tablo 1: PDE5 İnhibitörlerinin Karşılaştırmalı Özellikleri

Özellik

Sildenafil (Viagra®)

Tadalafil (Cialis®)

Vardenafil (Levitra®)

Avanafil (Spedra®)

Etki Başlangıç Süresi

30-60 dakika

30-120 dakika (genellikle 30 dk içinde)

25-60 dakika

~30 dakika

Etki Süresi

4-6 saat

36 saate kadar

4-6 saat

6 saate kadar

Gıda ile Etkileşim

Etkinliği azalabilir (özellikle yağlı yemeklerle)

Etkilenmez

Etkinliği azalabilir (yağlı yemeklerle)

Etkilenmez

Alkol ile Etkileşim

Etkinliği azalabilir

Etkileşimi daha az

Etkinliği azalabilir

Belirgin etkileşim bildirilmemiştir

Yaygın Yan Etkiler

Baş ağrısı, yüzde kızarma, hazımsızlık, burun tıkanıklığı, görme bozuklukları

Baş ağrısı, hazımsızlık, sırt ağrısı, kas ağrıları, burun tıkanıklığı

Sildenafil'e benzer: Baş ağrısı, yüzde kızarma, burun tıkanıklığı

Baş ağrısı, yüzde kızarma, burun tıkanıklığı

Öne Çıkan Özellik

En köklü ve bilinen ilaç. Planlı aktivite için ideal.

Uzun etki süresi ile spontanlığa olanak tanır. Günlük düşük doz seçeneği var.

Hızlı etki başlangıcı iddia edilir.

Hızlı etki başlangıcı iddia edilir.

Düşük Yoğunluklu Şok Dalga Tedavisi (ESWT): Onarıcı ve Rejeneratif Bir Yaklaşım


Düşük yoğunluklu ekstrakorporeal şok dalga tedavisi (ESWT), ED tedavisinde nispeten yeni ve devrim niteliğinde bir yaklaşım sunmaktadır.


Diğer tedavilerin aksine, ESWT semptomları geçici olarak gidermek yerine, altta yatan fizyolojik sorunu onarmayı ve doğal erektil fonksiyonu geri kazandırmayı hedefler.


Bu potansiyeli nedeniyle Avrupa Üroloji Derneği (EAU) tarafından hafif vaskülojenik ED hastaları için birinci basamak tedavi seçeneği olarak sınıflandırılmıştır.  


ESWT Etki Mekanizması: 

Bu tedavide, odaklanmış düşük yoğunluklu akustik ses dalgaları, özel bir cihaz aracılığıyla penis şaftının farklı bölgelerine uygulanır.


Bu ses dalgaları, dokuda kontrollü bir mikro travma yaratarak bir dizi biyolojik reaksiyonu tetikler. Bu reaksiyonlar, vasküler endotelyal büyüme faktörü (VEGF) gibi anjiyojenik (damar oluşturucu) faktörlerin salınımını uyarır.


Sonuç olarak, bölgede yeni kan damarlarının oluşumu (neovaskülarizasyon) teşvik edilir, mevcut damarların fonksiyonu (endotel fonksiyonu) iyileşir ve hatta bazı çalışmalar penil sinir rejenerasyonunu destekleyebileceğini öne sürmektedir.


Temelde, ESWT penisin kanlanma kapasitesini yeniden yapılandırmayı amaçlar.  



ESWT Başarı Oranları ve Kanıtlar: 

ESWT'nin etkinliği üzerine yapılan araştırmalar umut verici olmakla birlikte, sonuçlar değişkenlik göstermektedir. Çok sayıda meta-analiz, ESWT'nin plasebo (sahte tedavi) ile karşılaştırıldığında, Uluslararası Erektil Fonksiyon İndeksi (IIEF) ve Ereksiyon Sertlik Skalası (EHS) gibi standart ölçümlerde istatistiksel olarak anlamlı iyileşmeler sağladığını göstermiştir.


52 çalışmayı kapsayan geniş bir derlemede, hastaların ortalama IIEF-5 skoru başlangıçtaki 12.04 seviyesinden, 12 aylık takip sonunda 16.85'e yükselmiştir. Benzer şekilde, EHS skoru da 2.00'den 2.87'ye çıkmıştır. Tedavinin olumlu etkilerinin 2 yıla kadar devam edebildiği bildirilmiştir.  


ESWT' nin Güvenlik Profili ve Yan Etkiler: 

ESWT'nin en büyük avantajlarından biri mükemmel güvenlik profilidir. Prosedür non-invazivdir, anestezi gerektirmez ve poliklinik şartlarında kolayca uygulanabilir.


Tedavi sırasında veya sonrasında ağrı, morarma veya başka herhangi bir ciddi yan etki bildirilmemiştir.  


erektil disfonksiyon tedavisi
erkeklerde boşalamama ilacı

ESWT İçin Uygun Hasta Profili: 

ESWT, özellikle hafif ila orta şiddette damarsal (vaskülojenik) ED'si olan ve oral PDE5 inhibitörlerine yanıtı yetersiz olan veya bu ilaçları kullanmak istemeyen hastalar için en uygun seçenektir. ED için potansiyel bir "kür" veya kalıcı iyileşme sunan tek mevcut tedavi olması, onu oldukça cazip kılmaktadır.    


Penil Enjeksiyonlar (İntrakavernozal Enjeksiyon - ICI): İkinci Basamak Tedavi


Oral ilaçların başarısız olduğu veya yan etkileri nedeniyle kullanılamadığı durumlarda, intrakavernozal enjeksiyon (ICI) tedavisi etkili bir ikinci basamak tedavi seçeneği olarak devreye girer.  



Bu yöntemde, hasta veya partneri, cinsel aktiviteden hemen önce ince bir iğne kullanarak doğrudan penisin yan tarafındaki kavernöz cisimlere vazoaktif (damar genişletici) bir ilacı enjekte eder.


Bu ilaçlar, merkezi sinir sistemi uyarımına ihtiyaç duymadan, lokal olarak penisteki düz kasları gevşetir ve kan damarlarını genişleterek güçlü ve hızlı bir ereksiyon sağlar.  


Penil Enjeksiyonların Başarı Oranları ve Etkinlik: 

ICI, ED tedavisindeki en etkili cerrahi olmayan yöntemlerden biridir. Oral ilaçlara yanıt vermeyen en zorlu hasta gruplarında bile yüksek başarı oranlarına sahiptir.


Çeşitli çalışmalarda klinik etkinlik oranları %54 ile %100 arasında bildirilmiştir. Bir çalışmada, ICI tedavisiyle hastaların bildirdiği ortalama penis sertliğinin %41'den %89'a yükseldiği gösterilmiştir. Etki genellikle enjeksiyondan sonraki 5 ila 15 dakika içinde başlar.  

.  

Penil Protezler (Mutluluk Çubuğu): Kalıcı Cerrahi Çözüm


Diğer tüm tedavi yöntemlerinin başarısız olduğu, yetersiz kaldığı veya hasta tarafından kabul edilmediği durumlarda, penil protez (halk arasında "mutluluk çubuğu") implantasyonu, erektil disfonksiyon için kesin ve kalıcı bir cerrahi çözüm sunar. Bu, geri döndürülemez bir prosedür olduğu için genellikle tedavinin son basamağı olarak kabul edilir.  


Protez Tipleri: 

Temelde iki ana penil protez kategorisi vardır :  


Bükülebilir (Malleable) veya Yarı Sert Protezler: 

Bu protezler, penisin kavernöz cisimlerine yerleştirilen bir çift bükülebilir silikondan oluşur. Penis sürekli olarak yarı sert bir durumdadır ve cinsel ilişki için elle yukarı doğru bükülür, normal zamanda ise gizlemek için aşağı doğru bükülür. Kullanımı daha basittir ve mekanik arıza riski neredeyse yoktur. Özellikle el becerisi kısıtlı (örneğin, ileri yaş, Parkinson, omurilik yaralanması) hastalar için iyi bir seçenektir.  



Şişirilebilir Penil Protezler (IPP): 

Bunlar daha karmaşık cihazlardır ve genellikle daha doğal bir sonuç sağladıkları için daha sık tercih edilirler. İki veya üç parçalı olabilirler.


En gelişmiş ve en yaygın kullanılan  üç parçalı IPP, şu bileşenlerden oluşur: penis içine yerleştirilen bir çift şişirilebilir silindir, testis torbasına (skrotum) yerleştirilen küçük bir pompa ve karın duvarının arkasına yerleştirilen içi serum fizyolojik dolu bir rezervuar.


Hasta cinsel ilişkiye girmek istediğinde, skrotumdaki pompayı birkaç kez sıkarak sıvıyı rezervuardan silindirlere aktarır ve tamamen sert, doğal görünümlü bir ereksiyon elde eder. İlişki bittiğinde, pompanın üzerindeki bir valfe basarak sıvıyı tekrar rezervuara gönderir ve penisi tamamen sönük, doğal bir duruma geri döndürür.  

sertleştirici iğne fiyatları

Başarı ve Memnuniyet Oranları: 

Modern üç parçalı şişirilebilir penil protezler, ED tedavileri arasında en yüksek hasta ve partner memnuniyet oranlarına sahiptir. Çok sayıda çalışma, hem hasta hem de partner memnuniyetinin %90'ı aştığını göstermektedir. Bu yüksek memnuniyet, cihazın güvenilirliğinden, istendiği zaman ereksiyon sağlama yeteneğinden ve sönük haldeyken mükemmel bir kozmetik gizlilik sunmasından kaynaklanmaktadır.  


Penil Protezler İçin Uygun Hasta Profili: 

Diğer tüm birinci ve ikinci basamak tedavilere yanıt vermeyen ve ED için kalıcı, güvenilir bir çözüm arayan hastalar için altın standart tedavidir. Ameliyat öncesi beklentilerin doğru yönetilmesi kritik öneme sahiptir.


Hastaya, protezin sadece sertleşmeyi sağladığı; cinsel isteği (libido), hissi veya boşalma (orgazm) yeteneğini etkilemediği açıkça anlatılmalıdır. Başarılı bir sonuç, sadece cerrahi beceriye değil, aynı zamanda hastanın ameliyatın neyi yapıp neyi yapamayacağını tam olarak anlamasına bağlıdır.  


Tablo 3: Penil Protez Tiplerinin Karşılaştırması

Özellik

Bükülebilir (Yarı Sert) Protez

Üç Parçalı Şişirilebilir Protez (IPP)

Avantajlar

Mekanik arıza riski çok düşük, kullanımı çok basit, ameliyat süresi daha kısa, daha düşük maliyetli.

Tamamen sönük hale gelebilir (mükemmel gizlilik), en doğal ereksiyonu taklit eder, en yüksek hasta ve partner memnuniyeti.

Dezavantajlar

Penis sürekli yarı serttir, bu da gizlemeyi zorlaştırabilir ve rahatsızlık verebilir. Kozmetik olarak daha az tercih edilir.

Daha karmaşık bir cerrahi gerektirir, mekanik arıza riski vardır (düşük de olsa), kullanımı el becerisi gerektirir, daha yüksek maliyetli.

Kozmetik Sonuç

Sürekli sertlik nedeniyle gizlemesi zor.

Sönük halde tamamen doğal görünüm.

Kullanım Kolaylığı

Çok kolay, sadece elle pozisyon verilir.

Skrotumdaki pompanın kullanılması gerekir, öğrenme süreci gerektirir.

İdeal Hasta Profili

El becerisi kısıtlı hastalar (ileri yaş, nörolojik hastalıklar), daha basit bir çözüm isteyenler, daha düşük maliyet arayanlar.

Doğal bir görünüm ve his isteyen, el becerisi yeterli olan ve en yüksek memnuniyeti hedefleyen çoğu hasta için standart seçenek.

Tedavi Seçeneklerinin Bütüncül Karşılaştırılması ve Pratik Bilgiler


Erektil disfonksiyon için doğru tedaviyi seçmek, birçok faktörün dikkatle değerlendirilmesini gerektiren kişisel bir karardır. Her hastanın tıbbi durumu, yaşam tarzı, beklentileri ve öncelikleri farklıdır. Bu bölümde, tüm tedavi seçenekleri bütüncül bir bakış açısıyla karşılaştırılmakta ve sıkça sorulan sorulara yanıtlar verilmektedir.


Tedavi Yöntemleri Özet Matrisi


Aşağıdaki tablo, bu raporda ele alınan tüm ana tedavi yöntemlerini; invazivlik derecesi, maliyet, etki hızı, kalıcılık, başarı oranı ve temel avantaj/dezavantajları açısından özetlemektedir. Bu matris, hastaların ve doktorların tedavi seçeneklerini bir arada görerek bilinçli bir karar vermelerine yardımcı olmak amacıyla tasarlanmıştır.


Tablo 4: Tüm Tedavi Seçeneklerinin Karşılaştırmalı Matrisi

Tedavi Yöntemi

İnvazivlik Derecesi

Ortalama Maliyet

Etki Hızı

Kalıcılık / Etki Süresi

Tipik Başarı Oranı

Temel Avantaj

Temel Dezavantaj

Yaşam Tarzı Değişiklikleri

Non-invaziv

Düşük

Yavaş (haftalar/aylar)

Kalıcı (sürdürüldüğü sürece)

Değişken, hafif vakalarda yüksek

Genel sağlığı iyileştirir, sorunun kök nedenini hedefler.

Sabır ve yüksek motivasyon gerektirir, anında sonuç vermez.

Oral İlaçlar (PDE5i)

Non-invaziv

Orta

Hızlı (30-60 dk)

Geçici (4-36 saat)

Yüksek (%60-85)

Kullanımı kolay, etkili ve güvenli.

Spontanlığı azaltabilir, yan etkileri olabilir, nitratlarla tehlikeli.

ESWT

Non-invaziv

Yüksek

Yavaş (haftalar)

Potansiyel olarak kalıcı (aylar/yıllar)

Orta (%50-70)

Doğal ereksiyonu geri getirme potansiyeli, yan etkisiz.

Standardize protokol eksikliği, maliyetli, etkinliği değişken.

Vakum Cihazı (VED)

Minimal invaziv

Düşük-Orta

Hızlı (birkaç dakika)

Geçici (halka takılıyken, <30 dk)

Çok Yüksek (>%90)

İlaçsız, güvenli, etkili mekanik çözüm.

Spontan değil, hantal, doğal olmayan ereksiyon hissi, düşük memnuniyet.

Penil Enjeksiyon (ICI)

İnvaziv

Orta-Yüksek

Çok Hızlı (5-15 dk)

Geçici (1-2 saat)

Çok Yüksek (>%85)

Oral ilaçlara yanıtsız hastalarda bile çok etkili.

İğne kullanımı, priapizm riski, penil fibrozis riski, yüksek bırakma oranı.

Penil Protez (IPP)

Yüksek (Cerrahi)

Çok Yüksek

Hızlı (iyileşme sonrası)

Kalıcı (ömür boyu)

Mükemmel (>%95)

Kalıcı, güvenilir, istendiği zaman ereksiyon, en yüksek memnuniyet.

Cerrahi riskler (enfeksiyon, arıza), geri döndürülemez, maliyetli.


Sıkça Sorulan Sorular (SSS)


1-Sertleşme sorunu için hangi doktora gidilmelidir? 

Sertleşme sorunu için başvurulması gereken ilk ve en doğru adres Üroloji uzmanıdır. Ürolojinin erkek cinsel sağlığı ve üreme bozuklukları ile özel olarak ilgilenen alt dalına ise Androloji denir.


Ürolog, hastanın detaylı öyküsünü alarak, fizik muayenesini yaparak ve gerekli testleri isteyerek sorunun altında yatan nedenleri araştırır. Tedavi sürecini planlar ve yönetir. Eğer altta yatan diyabet veya kalp hastalığı gibi bir durum varsa, hastayı bir  Dahiliye (İç Hastalıkları) veya Kardiyoloji uzmanına yönlendirebilir. Hormonal bir sorun şüphesi varsa Endokrinoloji uzmanından görüş alınabilir. Sorunun temelinde psikolojik faktörler ağır basıyorsa, tedavi sürecine bir Psikiyatrist veya Cinsel Terapist de dahil edilebilir. Ancak tüm bu sürecin koordinasyonu genellikle ürolog tarafından yapılır.  


2-Tedaviler kalıcı bir çözüm sunar mı? 

Bu sorunun yanıtı, "kalıcı" kelimesinin nasıl tanımlandığına ve sorunun nedenine bağlı olarak değişir. Tek bir cevap yoktur:


Geçici (Semptomatik) Çözümler: 

Oral ilaçlar (PDE5i) ve penil enjeksiyonlar (ICI), sadece kullanıldıkları zaman etki gösteren, semptomları giderici tedavilerdir. Altta yatan hastalığı iyileştirmezler. İlaç bırakıldığında sorun devam eder.  


Potansiyel Olarak İyileştirici (Restoratif) Çözümler: 

Yaşam tarzı değişiklikleri (kilo verme, egzersiz) ve Düşük Yoğunluklu Şok Dalga Tedavisi (ESWT), özellikle vasküler (damarsal) nedenlere bağlı ED'de, altta yatan sorunu hedef alarak doğal erektil fonksiyonu geri getirme ve potansiyel olarak kalıcı bir iyileşme sağlama potansiyeline sahiptir. Bu tedaviler, penisin kendi kendini onarma mekanizmalarını tetikler.  



Kalıcı Mekanik Çözüm: 

Penil protez cerrahisi, ED için kesin ve kalıcı bir çözümdür. Doğal ereksiyon fonksiyonunu geri getirmez, ancak hastaya hayatı boyunca istediği zaman cinsel ilişkiye girmesine olanak tanıyan güvenilir bir mekanik sistem sağlar.  


3-Genç yaşta sertleşme sorunu neden olur? 

Genç erkeklerde (genellikle 40 yaş altı) sertleşme sorununun en yaygın nedeni psikolojiktir. Performans kaygısı, stres, depresyon, ilişki sorunları veya cinsel deneyimsizlik gibi faktörler ön plandadır.


Ancak, genç yaşta görülmesi sorunun tamamen psikolojik olduğu anlamına gelmez. Sigara kullanımı, obezite, diyabet gibi erken başlangıçlı damarsal risk faktörleri, hormonal bozukluklar veya kullanılan bazı ilaçların (özellikle antidepresanlar) yan etkileri de rol oynayabilir.


Bu nedenle, genç yaşta sürekli ED yaşayan bir erkeğin de mutlaka bir üroloji uzmanı tarafından değerlendirilmesi ve altta yatan olası fiziksel nedenlerin dışlanması önemlidir.  


4-Kullanılan ilaçlar bağımlılık yapar mı veya zamanla etkisi azalır mı? 

PDE5 inhibitörleri gibi ED ilaçları, morfin veya nikotin gibi maddelerin aksine, fiziksel bir bağımlılığa neden olmaz. Vücut ilaca "alışmaz". Ancak, bir erkek ilacın sağladığı cinsel performansa ve özgüvene psikolojik olarak bağımlı hale gelebilir ve ilaçsız cinsel ilişkiye girmekten çekinebilir. İlaçların etkinliği genellikle zamanla azalmaz.


Eğer bir hasta ilacın artık eskisi kadar etkili olmadığını fark ederse, bu durum genellikle ilaca karşı bir tolerans gelişmesinden ziyade, altta yatan ED nedeninin (örneğin, diyabetin veya damar hastalığının) ilerlemesinden ve kötüleşmesinden kaynaklanır.


5-Bitkisel ürünler veya internetten satılan takviyeler güvenli ve etkili midir? 

Bu ürünlerden kesinlikle kaçınılmalıdır. "Doğal" veya "bitkisel" olarak pazarlanan bu ürünlerin etkinliği bilimsel olarak kanıtlanmamıştır ve içerikleri Sağlık Bakanlığı gibi resmi kurumlar tarafından denetlenmemektedir.


Daha da tehlikelisi, yapılan analizler bu tür ürünlerin birçoğunun içinde beyan edilmemiş, tehlikeli dozlarda reçeteli ilaç etken maddeleri (sildenafil, tadalafil gibi) veya bilinmeyen, toksik kimyasallar barındırdığını göstermiştir.


Bu durum, özellikle nitrat gibi başka ilaçlar kullanan veya kalp rahatsızlığı olan kişiler için ölümcül sonuçlara yol açabilir. Sağlıklı beslenme (örneğin Akdeniz diyeti) ve bazı gıdaların (karpuzdaki sitrülin veya yulaftaki L-arginin gibi) kan akışına yardımcı olabilecek bileşenler içerdiği doğrudur , ancak bu durum, denetimsiz ve potansiyel olarak tehlikeli takviyelerin kullanımını haklı çıkarmaz.


Güvenli ve etkili bir tedavi için tek yol, bir doktora danışmak ve reçeteli, onaylanmış tedavileri kullanmaktır.  


Önemli Tıbbi Uyarı


Erektil disfonksiyon, yaygınlığına rağmen hala bir tabu olarak görülebilen, ancak modern tıp sayesinde oldukça etkili bir şekilde tedavi edilebilen bir durumdur.


Bu raporun ortaya koyduğu gibi, ED sadece bir cinsel sağlık sorunu değil, aynı zamanda genellikle diyabet, hipertansiyon ve kalp-damar hastalıkları gibi daha geniş kapsamlı sistemik sağlık sorunlarının önemli bir göstergesidir.


Bu nedenle, ED semptomları yaşayan bir erkeğin bu durumu görmezden gelmemesi ve bir sağlık profesyoneline başvurması hem cinsel sağlığı hem de genel sağlığı için atacağı en önemli adımdır.


Tedavi yolculuğu kişiye özeldir ve "herkese uyan tek bir çözüm" yoktur. Tedavi seçimi; hastanın yaşına, genel sağlık durumuna, ED'nin şiddetine ve nedenine, partnerinin beklentilerine ve kişisel önceliklerine (örneğin, spontanlık, maliyet, invazivlik) göre şekillendirilmelidir.


En başarılı sonuçlar, hasta, partneri ve doktor arasında kurulan açık, dürüst bir iletişim ve ortak karar verme süreciyle elde edilir. Yaşam tarzı değişikliklerinden başlayarak, oral ilaçlar, onarıcı tedaviler ve cerrahi çözümlere kadar uzanan geniş tedavi yelpazesi, neredeyse her hastanın tatmin edici bir cinsel yaşama yeniden kavuşması için bir fırsat sunmaktadır.


Yasal ve Tıbbi Sorumluluk Reddi Beyanı


Bu rapor, erektil disfonksiyon hakkında genel bilgilendirme ve eğitim amacıyla hazırlanmıştır. İçerikte yer alan bilgiler, güvenilir tıbbi dergiler, akademik yayınlar ve sağlık otoritelerinin verilerine dayanmaktadır.


Ancak bu rapor, hiçbir şekilde tıbbi tavsiye niteliği taşımaz ve profesyonel bir tıbbi değerlendirmenin, tanının veya tedavinin yerine geçemez.


Herhangi bir sağlık sorununuz veya endişeniz varsa, özellikle de bu raporda belirtilen semptomları yaşıyorsanız, bir tedaviye başlamadan veya mevcut tedavinizi değiştirmeden önce mutlaka kalifiye bir tıp doktoruna veya ilgili alandaki bir sağlık uzmanına danışmanız zorunludur.


Kendi kendinize teşhis koymak veya tedavi uygulamak, sağlığınız için ciddi riskler oluşturabilir. Bu belgedeki bilgilerin kullanımından doğabilecek herhangi bir sonuçtan raporu hazırlayanlar sorumlu tutulamaz.

sertleştirici iğne fiyatları

İletişim Formu

Hastalığınızla ilgili dosyalarınızı yükleyebilirsiniz.
Hasta Yorumları.jpg
Soru Sormaktan Çekinmeyin!

Merak Ettikleriniz Cevap Buluyor.

Her sağlık yolculuğu, kafamızda birçok soruya sebep olabilir. İşte bu bölümde, benimle aynı sağlık sorunlarını yaşayan hastaların sormuş olduğu sorulara doktorumuzun verdiği yanıtları bulabilirsiniz. Size özel sorularınıza cevap almak da çok kolay! Uzman doktorumuz, her sorunuza özenle cevap veriyor ve size en doğru bilgiyi sunuyor. Hangi konuda olursa olsun, aklınıza takılan her soruyu sormaktan çekinmeyin. Çünkü doğru bilgi, doğru adımları atmanızı sağlar.

"Siz de sorularınızı sormaktan çekinmeyin, tecrübelerinizi paylaşın ve bizimle iletişime geçerek bu yolculukta ilk adımı atın. İhtiyacınız olan cevabı almak için sorularınızı hemen gönderin!"
Soru Sorun
 

Doç.Dr. Yaşar Issı'ya aklınızdaki tüm merak ettiğiniz soruları, isminiz görünmeden anonim olarak sorun. Doktorumuz en kısa sürede cevaplasın.

Tecrübenizi Paylaşın

Klinik deneyiminizi bizimle paylaşın, diğer hastalara yol gösterin ve hizmet kalitemizi sürekli iyileştirmemize yardımcı olun.

Bizi Değerlendirin

Hizmetimiz hakkında ne düşündüğünüzü öğrenmek bizim için önemli. Dürüst geri bildiriminizle bize katkıda bulunun.

Tavsiye Edin
 

Bizden memnun kaldıysanız, sevdiklerinize tavsiye edin. Sağlık yolculuğunda güvenilir bir ortak arayan herkese yardımcı olalım.

Hasta Soruları

Oszd meg a gondolataidat!Legyél te az első hozzászóló!
bottom of page